DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

a

Jeffrey Sachs: Türkiye’nin savunma sanayii, NATO hiyerarşisini bozuyor

ABD’li ekonomist Jeffrey Sachs, Türkiye savunma sanayii atılımının NATO içindeki hiyerarşiyi bozduğunu ifade ederek hiçbir NATO ülkesinin, ittifak dahilindeyken savunma sanayiinde bu seviyede bağımsızlığa ulaşmadığına dikkat çekti.

ad826x90

ABD’li ekonomist ve Columbia Üniversitesi profesörü Jeffrey Sachs’ın, Voice of Horizon isimli YouTube kanalındaki Türkiye ifadeleri ilgiyle karşılandı. 

Profesör Sachs, Türkiye’nin savunma sanayiinde devrim olarak nitelendirilebilecek bir gelişmeye imza attığını ifade ederek bunun Türkiye, bölge, Avrupa ve NATO’daki etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Küresel savunma sanayiinde sadece ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve birkaç ülkenin daha gelişmiş silah sistemleri tasarlayıp ürettiği hiyerarşik sistemin çözülmeye başladığını ifade eden Sachs, “Türkiye, son 15 yıl içinde gelişmiş askeri teknolojisinin neredeyse tamamını ithal eden bir ülkeden, silahlı insansız hava araçları, deniz platformları, zırhlı araçlar ve giderek daha sofistike elektronik harp ve füze sistemleri üreten dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline geldi.” dedi.

“BU BİR SAVUNMA SANAYİİ DEVRİMİ”

Bu artışın kademeli değil, bölgesel güç dengelerini yeniden şekillendiren ve“NATO içindeki güç dengesi hakkında rahatsız edici sorular doğuran kapsamlı bir savunma sanayii devrimi” olduğunu söyleyen Sachs, “2000 yılında Türkiye savunma teçhizatının yaklaşık yüzde 80’ini ithal ediyordu. ABD’den F-16 savaş uçakları, Almanya’dan Leopard tankları, Avrupa tersanelerinden deniz platformları satın alıyordu. Hatta temel zırhlı araçlar ve hafif silahlar bile çoğu zaman yabancı üretim ya da çok düşük yerli katkıyla lisans altında monte ediliyordu. Türkiye’de savunma sanayii şirketleri vardı ama bunlar esas olarak montaj faaliyetleri ve bakım için kurulan tesislerdi.” diye konuştu.

ad826x90

Türkiye’nin küresel pazarda bir üretici değil tüketici konumundayken Türk dış politikasının tedarikçilerin çıkarlarıyla çatışmasından sonra silah ambargoları ile karşı karşıya gelindiğini ifade eden Sachs, Türk askeri planlamacıların ambargolar ve Batılı müttefiklerin kısıtlama ve geciktirme politikalarına cevap olarak stratejik bir karar aldıklarını söyledi.

“SONUÇLAR İNKAR EDİLEMEZ”

Sachs, “Bedeli ne olursa olsun, ne kadar sürerse sürsün, yerli savunma sanayii inşa etmeye karar verdiler. Bu dönüşüm bir gecede gerçekleşmedi. Onlarca yıl süren yatırım, planlama ve sistematik geliştirme gerektirdi. Ancak sonuçlar artık inkar edilemez ve giderek daha etkileyici boyutta.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKL İHA’LARI AMERİKAN MUADİLLERİNDEN DÜŞÜK BİR MALİYETE SAHİP”

Sachs, Türk savunma sanayiinin en görünür başarısının silahlı insansız hava araçları olduğunu belirterek, “Buradaki asıl önemli nokta, Türkiye’nin işlevsel bir insansız hava aracı (İHA) üretmiş olması değil. Birçok ülke bunu yaptı. Önemli olan, kabiliyet, maliyet etkinliği ve sahadaki operasyonel başarının birleşimidir. Türk İHA’ları gerçek muharebe şartlarında benzer performans sunan Amerikan muadillerinden çok daha düşük bir maliyete sahip. Bir Amerikan MQ-9 Reaper İHA’sı yaklaşık 30 milyon dolar tutarken, bir Türk Bayraktar TB2’nin maliyeti yaklaşık 5 milyon dolar.” dedi.

“AMERİKAN VE İSRAİL EGEMENLİĞİNE MEYDAN OKUYAN BİR PENETRASYON”

Fiyat farkının çok büyük ve belirleyici olduğunu ifade eden Sachs, Türkiye’nin 20’den fazla ülkeye İHA ihraç ettiğini belirterek, “Bu İHA sektöründe Amerikan ve İsrail egemenliğine meydan okuyan bir pazar penetrasyonudur.” dedi.

“TÜRKİYE, DENİZ ARAÇLARI UZMANLIĞINI İHRAÇ EDİYOR”

Türk Deniz Kuvvetleri’nin amfibi gemisi TCG Anadolu’nun da özellikle dikkat çekici olduğunu ifade eden Jeffrey Sachs, “Türkiye, 20 sene önce böyle bir gemi inşa etmeyi hayal dahi edemezdi. Şimdi ise deniz araçları konusundaki uzmanlığını başka ülkelere ihraç ediyor.” diye konuştu.

ad826x90

“HER BİLEŞENİ İÇERİDE ÜRETMEK GEREKMEZ”

Türkiye’nin savunma sanayiinin ileri mühendislik ve karmaşık üretim gerektiren en zor alanlarında da önemli başarılar elde ettiğini ve füzeler, roketler, elektronik harp sistemleri ve haberleşme ekipmanları geliştirdiğini kaydeden Amerikalı ekonomist, Türkiye’nin başarısını öncelikle büyük ölçekli devlet yatırımlarına ve ardından her şeyi sıfırdan icat etmek yerine entegrasyon ve sistem mühendisliğine odaklanmasına bağladı.

Sachs, “Türk İHA’larında bazı yabancı bileşenler kullanıldı. Başlangıçta Avusturya motorları, Kanada sensörleri. Ancak bu bileşenleri etkili bir sistem haline getiren kritik entegrasyon ve tasarım Türkiye’ye aitti. Bu akıllıca bir stratejidir. Gerçek yerli kabiliyete sahip olmak için her bileşeni içeride üretmeniz gerekmez. Tasarım ve entregrasyonun kontrolü sizde olmalıdır.” dedi.

Türkiye’nin bunu başardıktan sonra zamanla sistemlerindeki yerlilik oranın kademeli olarak artırdığını ifade eden ekonomist Jeffrey Sachs, Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarısında etkili olan diğer faktörlerin ise rekabetçi bir yerli savunma sanayii ekosistemi oluşturulması ve ihracat başarısının yeni gelişmeleri finanse etmek için kullanılması olarak sıraladı.

“NATO İÇİNDEKİ HİYERARŞİYİ BOZUYOR”

Bu durumun Türkiye’nin askeri gücünün çok ötesinde etkileri olduğunu ifade eden Jeffrey Sachs, “NATO, belirli bir teknolojik hiyerarşi üzerine kurulmuştu. ABD en gelişmiş sistemleri sağlıyor, İngiltere, Fransa ve Almanya da sofistike kabiliyetler sunuyordu. Diğer üyeler, lider ülkelerden teknoloji satın alan tüketicilerdi. Bu hiyerarşi, siyasi hiyerarşiyi de pekiştiriyordu. Gelişmiş teknolojiye sahip ülkelerin ittifak kararlarında daha fazla etkisi vardı. Fakat Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişi, bu hiyerarşiyi bozuyor. Artık diğer NATO üyelerinden teknoloji transferlerine bağımlı değiller. Bazı alanlarda, özellikle İHA’larda çoğu NATO müttefikinin önündeler.” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Trump’tan “Altın Filo” için üretim talimatı: Yeni nesil savaş gemileri yolda