DOLAR

38,4292$% 0.2

EURO

43,8350% -0.02

STERLİN

51,3195£% -0.01

GRAM ALTIN

4.099,20%-0,71

ONS

3.318,98%-0,90

BİST100

9.432,55%-0,61

a

Devlet Bahçeli: Her parti Türkiye partisi olmalı

Her partinin Türkiye partisi olmak mecburiyetinde olduğunu belirten Devlet Bahçeli, bu kapsamda partilerden beklenenleri de 24 madde halinde sıraladı.

ad826x90

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündeme ilişkin değerlendirmelerine devam ediyor.

Bahçeli Ramazan Bayramı boyunca Türk Gün gazetesinde yayınladığı yazılarına bir yenisini daha ekledi.

Devlet Bahçeli son yazısında Türkiye partisi olama’ konusuna yoğunlaştı.

“HER PARTİ TÜRKİYE PARTİSİ OLMAK MECBURİYETİNDEDİR”

Bahçeli’nin yazısında konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi:

ad826x90

“Türk siyasetinde faal halde bulunan her partinin birincil kaynağı Türk milleti, aidiyeti de Türkiye’dir.

Her parti Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir.

Bir milletin milli ve manevi değerler manzumesini kabullenmek ve savunmak, toplumsal merkezi siyaseten ifade etmek demektir. Milli duruş ve ortak değerlerin merkezde yer aldığı Türk siyaset arenasında her siyasi parti kendisini bu merkeze göre tanımlamak zorundadır.

Siyasi partilerin kuruluş, program, faaliyet ve hedefleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesiyle, Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle çelişemez, çatışamaz, ters düşemez.

Türkiye’nin geçmişten tevarüs edip geleceğini risk ve tehlikelere sevk eden sorun alanlarına ciddiyetle eğilmek, bu mahut sorunları cesaretle ele almak öncelikle siyaset müessesinin başlıca sorumluluğudur.

Anlaşmazlıkların, görüş ayrılıkların, soğuk bakışların, katılaşmış diyalogların, yanlış anlamaların, hastalık derecesindeki peşin hükümlerin muhakkak bitirilmesi halisane dilek ve temennimizdir.

Yerel ve yöresel farklılıkların Türk kültürünün zenginliği içinde ve onun tamamlayıcı renkleri olarak görüldüğü bir anlayış üzerinde sağlanacak genel bir uzlaşmanın, toplumsal barış ve huzur için önemli katkı sağlayacağına şüphe yoktur.

Türk ve Türkiye yüzyılında, toplumsal yaraların sarıldığı, kronik meselelerin köklü çözümlerle buluşturulduğu, milli ve manevi değerlerle kenetlenmiş bir Türkiye’ye Allah’ın izniyle vasıl olmak hepimizin müşterek gayesidir.

Her alan ve sahada bir uzlaşma vasatı tezahür etmelidir.”

BİR TÜRKİYE PARTİSİNDEN BEKLENENLER

Bahçeli, Türkiye partisi olma yolunda partilerden beklenenleri de sıraladı.

Bu kapsamda Devlet Bahçeli 24 madde sayarken şu ifadeleri kullandı:

-Türk devletinin kuruluş ilkelerine, Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılık. 

-Türkiye’nin hukuk düzenine uygun hareket etme.

-Ortak tarih, kültür ve medeniyete, gelecek tasavvuruna, birlikte yaşama iradesine güçlü vurgu, tasada ve kıvançta bir olma yönünde duygudaşlık.

-Vatandaş odaklılık

-Bölgesel veya belirli kimlikler üzerinden değil Türkiye’nin bütününe yönelik toplumsal sorunlara odaklanan bir siyaset anlayışının egemen olması

ad826x90

-Milli birliği içselleştirme

-Terörü ve şiddeti bir yöntem olarak görmeme, amaçları için terörü yöntem olarak görenleri lanetleme

-Türkiye’yi temsil noktasında milli hedef ve politikalara göre hareket etme

-Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması, daha müreffeh bir ülke olması, huzur ve güvenliği, beka ve birlikteliği için çalışma

-Bölücü, dışlayıcı, toplumu kışkırtıcı, tahrik edici, ayrıştırıcı dil kullanmama

-Anayasal düzene, hukuk normlarına uygun söylem geliştirme

-PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerini meşrulaştırmama

-Kimlik siyasetini öne çıkarmak yerine kapsayıcı Türk vatandaşlığı üzerinde mutabakat

-Türkiye’nin birliği, bekası ortak geleceği ve güçlü Türkiye için çaba sarfetme

-Siyasete katılımı artırma, teşkilatlarında çeşitliliği sağlama

-Etnik temelli siyaseti çağrıştıran unsurlardan vaz geçme

-Devlet kurumlarıyla iletişimi güçlendirme

-Devlet karşıtı politika ve söyleme son verme

-Parti programlarında istiklal marşı okuma, Türk bayrağı asma gibi ritüelleri yerine getirme

-Kurucu değerlere Atatürk’e sahip çıkmak

-Şehidine ağlamak, milli maç galibiyetine sevinmek

-Milli sınırlar içinde üniter yapıda birlikte yaşama iradesine inançla bağlı olmak, tek devlet, tek millet, tek vatan tek bayrak ta birleşmek, anayasanın ilk üç maddesindeki kurucu ilkere sadık olmak

-Güçlü Türkiye ve müreffeh toplum için politika geliştirmek

-Kısaca Önce ülkem ve milletim diyebilmek hep birlikte Türkiye’ye inanmaktır.

Devlet Bahçeli’nin yazısının tam metni:

ATILABİLECEK MEVZUAT ADIMLARI

Evrensel demokratik normlara göre de demokratik siyaset, bireylerin ve toplumun ortak yaşamını düzenleyen bir yönetim biçimidir ve hukukun üstünlüğü, halkın katılımı, temel hak ve özgürlüklerin korunması gibi unsurlar üzerine inşa edilir. Sadece belirli bir kesimin değil, milli hedef ve ilkeler doğrultusunda tüm toplumun çıkarlarını gözeten kapsayıcı bir yönetim anlayışını benimser.

Bu amaçla destekleyici mevzuat adımları da atılabilecektir.

Bu kapsamda,

• Temsili ve katılımcı demokrasiyi güçlendirmek.

• Farklı toplumsal kesimlerin, inanç gruplarının ve etnik kimliklerin siyasal sistemde temsil edilmesini sağlamak.

• Demokratik çoğulculuğu korumak,

• Yolsuzluğu önlemek ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışı oluşturmak. kamu alanında keyfi yönetimi engellemek.

• Kamu kaynaklarının adil ve etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak.

• Ekonomik eşitsizlikleri azaltmak ve fırsat eşitliğini sağlamak.

• Temel insani taleplere duyarlı olmak,

• Eğitim, sağlık, adalet, güvenlik ve sosyal haklara erişimi güvence altına almak.

• Düşünce, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüğünü garanti altına almak.

“GENİŞ TOPLUMSAL DESTEĞE ULAŞMASI ZOR OLUR”

Bu hedefler doğrultusunda kurulan bir demokratik siyasal sistem, barış, istikrar ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak bir altyapı da oluşturacaktır.

“Terörsüz siyaset ve Türkiye partisi olma” meşruiyet, temsil, toplumsal sözleşme ve demokrasi gibi kavramlar üzerinden değerlendirilebilecektir.

Siyasal iktidarın en önemli meşruiyet kaynaklarından biri, toplumsal rızadır.

Bir partinin veya yönetimin, silahlı unsurların gölgesinde olmadan, halkın özgür iradesiyle desteklenmesi ve şiddet kullanmadan siyaset yapması, demokratik meşruiyet açısından temel bir gerekliliktir.

Eğer bir siyasi hareket, yalnızca belirli bir etnik veya bölgesel kimliğe dayanırsa ve şiddetle ilişkilendirildiği algısı yaygınsa, geniş toplumsal desteğe ulaşması zor olur.

Kuşkusuz partiler, Türkiye’deki tüm toplumsal kesimlere yönelik politika geliştirmeli, ekonomi, eğitim, sosyal adalet, demokrasi ve özgürlükler gibi konularda kapsayıcı bir siyaset yürütmelidir.

Şiddetle arasına net çizgiler çekerek, demokratik kanallar aracılığıyla mücadele eden bir parti olduğunu göstermelidir.

Türkiye’de herkesin siyasette kendini ifade edebilmesi çoğulcu demokrasinin gereğidir. Ancak bu durum, bölücülüğe veya şiddeti meşrulaştırmaya yol açmamalıdır.

Temsil, demokratik sistemlerin en önemli unsurlarından biridir. Siyasal sistemin adil ve kapsayıcı olabilmesi için farklı toplumsal kesimlerin parlamentoda, yerel yönetimlerde ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alması gerekir. Temsilde yaşanan sorunlar, demokrasinin işleyişini aksatabilir ve halkın siyasete olan güvenini zedeleyebilir.

Temsilin adil ve kapsayıcı olması, demokrasinin kalitesini artırır ve halkın siyasete olan güvenini pekiştirir.

Böylece siyaset, yalnızca belirli grupların değil, toplumun her kesiminin yer aldığı daha kapsayıcı ve demokratik bir alan haline gelebilir.

Terörsüz bir Türkiye’nin inşası, yalnızca güvenlik politikalarıyla değil, aynı zamanda kapsayıcı siyaset ve toplumsal uyum gibi unsurlarla desteklenmelidir.

Silah bırakma süreci sonrası siyasi partilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiği, Türkiye partisi olma idealinin nasıl inşa edilebileceği ve meclis-siyaset-toplum uyumunun nasıl sağlanabileceği gibi sorulara sağlıklı cevaplar oluşturabilmek, siyasetin ve siyasi partilerin kurumsallaşmasını da mümkün kılacaktır.

TÜRKİYE PARTİSİ OLMANIN GEREKLERİ

Anayasa’da da vurgulandığı üzere siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef almaması, terör ve şiddeti siyasi amaç ve araç olarak görmemesi kaydıyla, her siyasi görüşün partileşerek bu görüşlerini Anayasal çerçevede kalarak, demokratik platformlarda açıklama, savunma ve yayma özgürlüğüne sahip olması gerektiğini temel ilkelerinden biri olarak görmekteyiz.

Hukuk düzeni içinde tüm kurum ve kuruluşlar gibi siyasi partilerin de Anayasa ve kanunlarla belirlenmiş kurallara uyma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Anayasanın 68’inci ve 69’uncu maddelerinde “Siyasi partilerle ilgili hükümler” düzenlenmiştir.

Anayasanın 68’inci maddesi “Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma” hükümlerini içermektedir. Buna göre; vatandaşlar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir. Siyasi partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.

Anayasa’nın 68’nci maddesinin 4’ncü fıkrasındaki vurgu ise çok nettir:

“Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.”

Siyasi partilerin uyması gereken esasları içeren Anayasa’nın 69’ncu maddesinde de, bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68’nci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararının verileceği bariz olarak ifade edilmiştir.

Bununla birlikte, siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olması, bu ilkelerin uygulanmasının kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür.

2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunun 4’ncü maddesi, “Siyasi Partilerin Vazgeçilmezliği ve Niteliği” üzerine amir hükümdür.

Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamayacaktır.

“SİYASET MİLLETİN HUZUR YOLU OLARAK GÖRÜLMELİ”

Devlet ve siyasetin varoluş gayesi insana hizmettir.

Her insanın dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlükleri bulunduğuna; bu hakları kullanma yetki ve özgürlüğünün kutsallığına, bunları her türlü istismardan korumanın, teminat altına almanın ve işlerlik kazandırmanın vazgeçilmezliğine inanmaktayız.

Siyaset anlayışımızın öznesi insan, nesnesi devlet, yüklemi demokrasi, cümlesi ise millettir.

Hür birey, müreffeh toplum ve güçlü devletin inşasını, daha insanî bir dünyanın gerçekleştirilmesini tasavvur etmekteyiz.

Siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikalar geliştirilmesinin yolu olarak görmekteyiz.

Siyasetimizin ve siyasi hedeflerimizin uygulama alanı evvelemirde Türkiye’dir.

Türk-İslam coğrafyalarına bakışımızın ve kavrayışımızın ağırlık merkezi Türkiye’dir.

Hep Birlikte Türkiye’yiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Yalnız başına uzlaşmak da yetmeyecektir.

Nitekim mühim olan doğruda uzlaşmaktır, adalette uzlaşmaktır, hukukta uzlaşmaktır, ahlakta uzlaşmaktır, vicdanda uzlaşmaktır, huzurda uzlaşmaktır, ebediyete kadar birlikte yaşama gayesinde uzlaşmaktır.

Bize göre uzlaşmanın adresi de büyük Türk milletinin kutlu varlığıdır.

Kökeni, yöresi, mezhebi ve anasının dili ne olursa olsun milli ve manevi değerlerin ortak paydasında yerini alan her insanımız bizim kardeşimiz, Türk milletinin özbeöz evladıdır.

Türkiye; ekonomisiyle, siyasetiyle, diplomasisiyle, milli birlik ve kardeşlik ruhuyla, tarihi ve kültürel müktesebatıyla, kavga yerine kucaklaşmayı öne alan sarsılmaz iradesiyle önümüzdeki yüzyılı lehine çevirebilecektir.

YENİ SİYASET ARAYIŞLARI

22 Ekim 2024 günü TBMM Grup Toplantımızda yaptığım çağrı ile başlayan “terörsüz Türkiye” girişimi, İmralı’nın DEM aracılığı ile yaptığı PKK’nın feshi ve silah bırakma çağrısı ile önemli bir aşamaya gelmiştir.

İmralı açıklamasında ayrı bir devlet, federasyon, herhangi bir şekilde özerklik ya da kültüralist talepler olmaksızın örgütü silah bırakmaya çağırması Türkiye’de yeni bir sürecin başlaması için önemli bir adım olmuştur.

Bu sürecin tam olarak başarıya ulaşması terör örgütünün silah bırakmasının da ötesinde, herhangi bir şekilde terörü olumlayan ya da sırtını teröre ya da vandalizme dayandıran siyaset anlayışının da tarihe karışması ile mümkün olabilecektir.

Terörsüz Türkiye sürecinde yalnızca dağdaki terörün değil şehirdeki vandalist anlayışın da bitirilmesi elzemdir. Siyasetin doğasında yer alan ve hukukla bir kesişim kümesine işaret eden hakkaniyet ve hak arama ilkelerinin şiddetsiz bir şekilde anlamlandırılması bir zarurettir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Bakan Yerlikaya bayram tatilinin kaza bilançosunu açıkladı: 27 can kaybı, 3 bin 619 yaralı